Yusuf Has Hacib
Karahanlı edip, şâir ve devlet adamı. Doğu Türkistan’daki Balasagun şehrinde, muhtemelen 1017 yılında doğdu. Asil bir Türk ve Müslüman âileye mensup olduğu tahmin edilmektedir. Balasagun’da tahsil ve terbiye gördü. Karahanlı hizmetine girip, “Has Hâcib” unvânını almadan önce Balasagunlu Yûsuf, olarak tanındı. Balasagunlu Yûsuf, kendini çok iyi yetiştirdi. Elli yaşlarındayken on sekiz ay içerisinde manzum olarak Kutadgu Bilig adlı meşhur eserini yazdı. Bu kitabı, Kaşgar’a gelip, 1070’te Karahanlı hükümdarı, edebiyat meraklısı Uluğ Kara Buğra Hana arz etti. Kara Buğra Han, Türklerin ahlâk hukuk ve devlet idâresi ile törelerini çok güzel olarak dile getiren eseri, Balasagunlu Yûsuf’a, sarayında okuttu. Kutadgu Bilig, Karahanlı Sarayında günlerce okunup, çok beğenildi. “Uluğ Has Hâcib” unvânı ile başvezir yardımcılığı ile taltif edilerek, en yüksek Karahanlı devlet memuriyetlerinden biri verildi. Bu vazifesiyle “Yûsuf Has Hâcib” olarak tanınıp, târih ve edebiyat literatürüne girdi.
Yûsuf Has Hâcib, İslâmî Türk edebiyatının, eseri elimize geçen ilk yazarıdır. Devrinin bilgin bir yazarı ve Türk tefekkür târihinin mümtaz bir düşünürüdür. Eserini, münâcât, nât, cihâr yâr-ı güzîn’i övme ile süslemiştir. Yûsuf Has Hâcib’in vefâtı muhtemelen 1077’dir.

DOĞU TÜRKİSTAN UYGUR EDEBİYATÇILARI

Yusuf Has Hâcib ve Kutadgu Biliğ den Öğütler

Tarih ve genel bilim’in önemi, tarih boyunca aydın Türkler tarafından çok iyi anlaşılmış ve yazılmıştır. 11. yüzyılda yasamış ölümsüz Türk aydını Balasagunlu Yusuf (Has Hacib), Asya’nın doğusunda yazdığı Kutadgu Biliğ (Kut Veren Bilgi)
Kitabında der ki: 192-223 numaralı beyitler:

Ey alim hakim, dileğim benden sonra geleceklere kalacak bir söz söylemek idi.
Anlayış geldi ve: –İyice dikkat et; sözün yanlış olursa, sana zararı
dokunur– dedi.
Halkın dili kötüdür, seni çekiştirir; insanin tabiatı kıskançtır, etini yer.
Dikkatle bakınca, yüküm hafifledi; kendi kendime: Söyle, içindekileri dok dedim.
Sebebini sorarsan, sana söyleyeyim; er mert ve yiğit, sözümü dinle.
Bu yalinguk (insan) adi insana yanıldığı (yangluk) için verildi; yanılmak (yangluk) insan (yangluk) için yaratıldı.
Sen bana yanılmayan bir kimse söyleyebilirlisin; ben sana yanılan binlerce insan göstereyim.
Bilgi sahibi insanlar pek azdır; bilgisiz ise çoktur; bil ki, anlayışsız
insanlar çok; anlayışlılar ise, nadirdir.
Bilgisiz bilgiliye daima düşman olmuştur; bilgisiz bilgili ile her zaman
mücadele halindedir.
İnsandan insana çok fark vardır; bu fark bilgiden ileri gelir, sözüm buna dairdir.
Bu sözümü bilgili için söyledim, bilgisizin dilini ben de bilemiyorum.
Benim bilgisiz ile hiç bir sözüm yoktur; ey bilgili, işte ben senin kulunum.
Sözümüsana söylemiş olduğum için, çekinerek, işte böyle senden özür diledim.
Sözü söyleyen yanılabilir ve şaşırır; anlayışlı isterse, bunu düzeltir.
Söz, deve burnu gibi, yularlıdır; o, dişi deve boynu gibi, nereye çekilirse, oraya gider.
Sözü bilerek söyleyen çok kimse var; benim için sözü anlayan adam azizdir.
Bütün iyilikler bilginin faydasıdır; bilgi ile göğe dahi yol bulunur.
Sen her sözünü bilgi ile söyle; her kesin bilgi ile büyük olduğunu bil.
Söz kara yere mavi gökten indi; insan kendisine sözü ile değer verdirdi.
İnsan gönlü dibi olmayan bir deniz gibidir; bilgi onun dibinde yatan inciye benzer.
İnsan inciyi denizden çıkarmadıkça, o ister inci olsun, ister çakıl taşı, fark etmez.
Kara toprak altındaki altın, taştan farksızdır; oradan çıkınca, Beğlerin başına tuğ tokası olur.
Bilgili bilgisini dili ile meydana çıkarmazsa, yıllarca yatsa bile, onun
bilgisi muhitini aydınlatmaz. Anlayış ve bilgi çok iyi şeydir; eğer bulursan, onları kullan ve uçup göğe çık.
Anlayış ve bilginin ne olduğunu bilen, bu memleket beyi ne der, dinle.
Dünyayı elde tutmak için, insan anlayışlı olmalıdır; halka hakim olmak için ise, hem akil, hem cesaret gerekir.
Dünyayı elinde tutan, onu Anlayış ile tuttu; halka hükmeden, bu isi bilgi ile yaptı.
Adem’in dünyaya indiğinden beri iyi nizam daima anlayışlı insanlar tarafından vaz’edilegelmistir.
Hangi cağda olursa olsun, bugüne kadar daha yüksek yer daima bilgiliye kısmet olmuştur.
İnsanların kötüsü Anlayış yolu ile asılır; halk arasında çıkan fitne bilgi ile bastırılır.
İsleri bu ikisi ile halledemezsen, bilgiyi bırak, elini kılıca daya.
Halkı idare eden hakim ve alim beyler, bilgisizin isini kılıç ile halletmişlerdir.

KAYNAKÇA:. Yusuf Has Hacib, Kutadgu Biliğ, Derleyen: Reşit Rahmeti Arat, Türk Tarih Kurumu, 1974, Ankara; İkinci baskı.